Hamilelikte Annenin Değişimi ve Gelişimi
Bir bebek beklemek, sadece bebeğin anne karnında büyümesi değil, annenin de vücudunda birtakım değişimlerin de görüleceği bir oluşumdur.
Doğum sonrası birkaç gün içinde göğüslerde süt miktarı artmaya başlar ve bebek bu sütün tamamını boşaltamayacağı için göğüslerde alveoller içinde süt göllenmesi olur.
EMZİRMEDE ÇIKABİLECEK SORUNLAR
Doğum sonrası birkaç gün içinde göğüslerde süt miktarı artmaya başlar ve bebek bu sütün tamamını boşaltamayacağı için göğüslerde alveoller içinde süt göllenmesi olur. Bu durumda göğüs dokusunda kızarıklık, sert düğümler, ağrı ve genel ateş yükselmesı olur. Sertleşme sonucu göğüs uçları da gerginleştiği için, bebek meme ucunu yakalayamaz ve anneden süt alamaz, göğüsler de üretim artmış olmasına rağmen bebek aç kalmaktadır. Göllenen sütün alveollerde apseye dönüşmemesi ve annenin antibiyotik tedavisi görmesini önlemenin yolu ise şikayet hissedildiğinde; hemen ılık bir duş almak veya göğüs dokusuna çok sıcak olmayan kompres uygulamaktır. Bir süre rahatlayıp gevşedikten sonra, kompresin ardından göğse saat yününde dairevi masajlar yaparak ve iki elin avuçları ile sağıyormuş gibi aşağı doğru sertliği indirmektir. Bu esnada göğüs ucu deliklerinden de küçük miktarlarda sıvı çıkmaya başlamıştır. Bu uygulama göğüs ucunu yumuşattığı için, bebeğin emmesi kolaylaşır, kalan süt pompa ile çekilerek sertlik , ağrı ve ateş azaltılır. Ardından meme aralarında anne giysilerinin üzerinden soğuk kompres uygulayarak tekrar süt göllenmesini ve ödemin azalmasını sağlamalıdır. Annenin toparlayıcı, destek sağlayan emzirme sütyeni kullanması da bu sorunları azaltmaktadır.
ANNE SÜTÜ YAPISI VE ÖNEMİ
Doğumdan hemen sonra ilk üç gün içinde göğüslerden gelen kolostrumun miktarı az olmasına karşın; bebeğiniz için çok değerli olup, içeriğinde otuzdan fazla madde vardır. Çinko, sodyum, potasyum, proteinler,büyüme faktörleri ve enfeksiyondan koruyan antikorlardan( kanımızdakinden 100 kat daha fazla) çok zengin olan kolostrumun hazmı kolay olup, bebeğiniz tarafından mutlaka alınması sağlanmalıdır. Prematüre doğan bebeklerde merkezi sinir sistemi, akciğer matürasyonu ve göz gelişimi tamamlanmadığı için anneden süt pompası yardımı ile alınan kolostrum ve devamı olan, geçiş sütü ve olgun sütün sindirim sistemi gelişmişse verilmesi prematüre bebek için hayati önem taşır. Bebeğin bağırsaklarında anne karnında oluşmaya başlayan ve biriken yapışkan yeşilimsi dışkının da (mekonyum) atılmasını kolaylaştırır. Kolostrumun yapısı her gün biraz daha değişerek 7-15 gün sonra normal insan sütü yapısını kazanır.
Anne sütünde yağlar doğru orantıda olup, sütün kalorisinin yüzde ellisini oluşturur. Anne sütünde bulunan uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri, beynin ve görme fonksiyonunun gelişimi için çok önemlidir. Yağlar hücrelerin dış yüzeylerinin yapısını oluşturup, yağda eriyen vitamin ve hormonları taşıyıcı işlevi görürler.
Baş karbonhidrat ise laktozdur (süt şekeri). Anne sütünün kalorisinin yüzde kırkını sağlar ve enerji verdiği gibi bağırsaklarda kötü bakteri üremesini önleyen asitik bir ortam yaratır.Bağırsaklarda oluşan yardımcı iyi bağırsak bakterilerinin oluşumunu da hızlandırır. Laktoz ayrıca merkezi sinir sisteminin de gelişmesini sağlar, kalsiumun emilimini hızlandırır böylece kemik gelişimini destekler.
.Olgun sütte, kolostrumdakinden daha az protein bulunur. Ancak biyolojik değeri çok yüksek olduğu için, altı aya kadar ihtiyacın tamamını karşılar. Anne sütündeki proteinler naif yapıda,özel ve sadece anne sütünde bulunabilir çeşitliliktedir.Bebeğin sağlıklı büyümesini sağlar.Mikropları yok edici özelliğinden dolayı da bebeği hastalıklardan korur.Anne sütündeki proteinlerin bebeğin bağırsaklarından geçişi kolaydır, çünkü anne sütündeki protein insan yavrusunun hazmına uygundur. Bebeği zorlamaz ve hazım şikayeti, gaz problemi yaşatmaz. Oysa ki süt formüllerindeki protein her ne kadar bebeğin hazmına uygun hale getirilsede inek sütü proteini olup, kabadır, emilimi zordur ve bebeğin bağırsaklarında gaz ağrılarına, hazımsızlığa yol açabilir. Ayrıca sütünüzün sizin yediğiniz besinlere göre değişen tadı, bebeğinizin tad alma duyusunda farkındalık yaratır. Aile geçmişinde alerji olan bebeklerde daha az alerji riski olmakta ve muhtemelen diyabete karşı korunma sağlanmaktadır. Anne sütü ile beslenen bebekler daha düşük kan basıncı, daha düşük kolestrol ve hayatlarının ileriki aşamalarında daha az obezite riski taşır. Tip 2 diabete karşı da anne sütünün koruyuculuğu bilinmektedir.